Abdullah Tamamlar-Ahlakı Nebi
Çünkü destûr ile girdin gülşene
Söyle ahlâkından ey şeydâ yine
Haste-i câna şifâdır midhati
Dü cihânda yeğdir ednâ himmeti
Saç dehânın şîşesinden hoş gül-âb
Nâfe-i dilden yayılsın müşk-i nâb
Sözleri her derde kânûnu’ş-şifâ
Kim tutarsa bula sıhhatla safâ
Ger murâdınsa cihânda ihtidâ
Gel bugün ahlâkına kıl iktidâ
Zâtı Mahbûb-ı Hudâ hulku ‘azîm
Adı Mahmûd ü Muhammed hem rahîm
Fakr ile cûd ü sehâ idi işi
Bâtıla etmezdi hergiz cünbüşi
Hayr işe “lâ” demedi ol hande-rû
Bitirirdi kim gelirse yalvaru
Sanısı hep hayr idi a’dâsına
Var kıyâs it niceydi ahbâbına
Hoş güleç yüzlüydü gam tutmaz idi
Kakıyup kimseye kaş çatmaz idi
Gamlılar görse yüzün ferhân idi
Ağlayu gelen ana handân idi
Kakımazdı kimseye dünyâ için
Kındırırdı dâimâ ‘ukbâ için
Sabr iderdi kendüye olsa ezâ
Ya sükût ile yâhûd hüsn-i edâ
Karşılamazdı anı düş-nâm ile
Çağırırdı her birin hoş-nâm ile
Gelseler ‘özr ile sonra nâdimîn
Hoş kabûl eylerdi fi’l-hâl ol emîn
Hemm-i dünyâ ile hergiz yetmedi
Gamm-ı ‘ukbâ hiç dilinden gitmedi
Levh ü lu’ba vermedi kat’â rızâ
İtmemişdi tıfl iken ol murtazâ
Söylemezdi hergiz ol zâyi’ kelâm
‘İlm ü hikmet söyler idi ve’s-selâm
Ger mizâh itse iderdi şer’ ile
Hâtırına tâ ki vahşet gelmeye
Günler olurdu ki yemezdi ta’âm
Yer ü gök miftâhı eldeyken tamâm
Arpa ununu eletmezdi o şâh
Hoş mübârekdir diye yerdi o mâh
Her mübâhı yermez idi yer idi
Kul olana bu da çokdur der idi
Tiz dururdu itse da’vet bir gedâ
Şâh-ı kevneyn iken ol nûr-ı hüdâ
Yer idi her ne getirse ol fakîr
Anı överdi nefîs ü ger hakîr
Eyler idi anda çok hamd ü senâ
Bize de vir bu hısâli Rabbenâ
Hasteler sorup iderdi ta’ziyet
Uluya hürmet kiçiye merhamet
Hükm içinde bir idi hâss ile ‘âmm
Gösterirdi anda ‘adl ile kıyâm
Kimseye itmezdi hiç meyl ile zûr
Ger ana gelse Süleymân ile mûr
Meskenet ehline hoş gam-hâr idi
Dâimâ fakr ehline hem-vâr idi
Giyer idi hem tevâzu’la abâ
Dir idi ehl-i abâya merhabâ
Dâimâ îsâr idi kârı anın
Vakf idi fakr ehline vârı anın
Virmedi dînâr u dirhem ana hem
Tîz giderdi gelse destine ne gam
Sadr-ı pâki gıll u gışdan pâk idi
Gönlü alçak menzili eflâk idi
Kendüye kemlik eden küstâhına
‘Özr iderdi yalvarup Mevlâ’sına
Dir idi ey Rabb-i dânâ-yı ‘afuvv
İtmez idi bunu ger bilseydi bu
Nefsi için komadı taş üzre taş
Hakk işinde kor idi taş üzre baş
Sığar idi her yetîmin başını
Dest-i lutf ile silerdi yaşını
Menba’i’l-âdâb idi ol hayr-i nâs
Ululanmazdı giyerdi hem palâs
Şâh iken kevneyne giymezdi harîr
Kaçmasın benden diye her bir fakîr
Gönlü alçak idi kendi ‘âli-şân
Virir idi “kâbe kavseyn”den nişân
Gitmez idi hiç vudûsuz bir yere
Yatmaz idi hem vudûsuz pistere
Az uyurdu gece ol mi’mâr-ı dîn
Siyyemâ vakti’s-seherde ol emîn
Gönlü Mevlâ’sında dilde Rabbenâ
Geh du’â ederdi Hakk’a geh senâ
Gel nazar kıl bu hısâle sen dahi
Bizde var mıdır birisi ey ahî
Çünkü öykünmeyesin ol Hân’a sen
Nicesi ümmet olursun ana sen
Ger bu söz denile tâ yevmü’l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb’e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Abdullah Tamamlar
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.