Abdullah Tamamlar-Faslün Fi Radaihi
Dinle benden bunu ey yâr-ı Nebî
Söyleyem sana zi-esrâr-ı Nebî
Cân ü dilden dâyelik idem sana
Ger kulak tutar isen benden yana
Tıfl-ı cânın sedy-i hikmetden eme
Terbiyet bulup irişe hoş deme
İrişe Cibrîl-i ilhâmdan sana
Sol haberler kim kalısarsın tana
Sadrını şerh ile tathîr eyleye
‘İlm ü hikmet birle tenvîr eyleye
Pes vücûda geldi Sultân-ı Rusül
Ya’nî ol mi’mâr-ı dîn hân-ı rusül
Mekke’nin hâtunları ey hoş nihâd
Oğlun emzirmezdi üç günden ziyâd
Dâye tutardı fakîr u ger ganî
Ücret ile emzirirlerdi anı
Bir kabîle var idi beyne’l-‘Arab
Hûy idi anlarda ‘iffetle edeb
Eslahıydılar cehâlet ehlinin
Ekseri efkardı lâkin anların
Kim Benî Sa’d idi hoş anlara nâm
Buldular âhir sa’âdetle nizâm
İttifâkâ içlerinde kaht-ı sâl
Olmağın kalmadı anlarda mecâl
Bu sebebden nice hâtun Kabe’ye
‘Azm kıldı erleri anda bile
Dâye olup tâ ki oğlan alalar
Sâhibinden türlü ihsân bulalar
Ol Halîme ana bileydi o dem
Bir ulu hâtun idi zâtü’l-himem
Irkı pâk ü tab’ı hem mevzûn idi
Kânı’aydı himmeti efzûn idi
Olmasaydı cümle evzâ’ı latîf
Anın emmezdi südünü ol şerîf
Vâr idi bir yaşlıca aruk deve
Südün içmek için aldılar bile
Lîk aç olmağ ile süd ey dede
Kalmadı ne devede ne ânede
Vâr idi bir merkebi ol da za’îf
Cümleden geri kalırdı ol nahîf
Geldiler bu hâl ile pes Mekke’ye
Bu garazla vardılar her hâneye
Cümlesine Hazret’i arz itdiler
Bu yetîmdir diye i’râz itdiler
Ol Halîme lâkin ol zâtı temiz
Anladı kimdir o Sultân-ı Azîz
Emmemişdi kimsenin ol sedyini
Hiç tereddüd etmeyüp aldı anı
Titredi üstüne ol hâtun hemân
Kim helâlıyla tanışdı ol zamân
Didi budur gerçi bir tıfl-ı yetîm
Lîk bundan umarım nef’ dilim
Çehresi hûbdur sa’âdetden nişân
Var cebîninde olısar ‘âli-şân
Virdi destûr aldılar ol serveri
Bağrına basdı hemân ol dilberi
Ağzına aldı hemân sedy-i latîf
İmreyüp südüyle doldu ol şerîf
Oğlu bulmaz iken anda katre şîr
Gözlenüp ol sedyi oldu müstenîr
Bu mübâreklikle südlendi deve
Şâd u hurremlikle döndüler eve
Nicesi şâd olmasın ol mâhitâb
Koynuna girdi anın ni’me’l-meâb
Hicrine aldı vü bindi merkebe
Oldu şevkinden o merkeb fârihe
Kimseye yol vermez oldu der-tarîk
Kim ama râkib-dürür ni’me’r-refîk
Merkebine reşk iderdi âsumân
Mâh-ı nev-na’l olmak isterdi hemân
Kanda kim uğradılar bitdi çemen
Ümm-i geylân her biri serv ü semen
Ol Halîme ol şerîfe râyegân
Virdi her kârı sa’âdetden nişân
Ana hep reşk itdi ehl-i kâfile
Bakdılar çün hâline insâf ile
Didiler kim ol yetîm-i ecmeli
Kâşki biz alıp olaydık kâfili
Pes sa’âdet olmadı anlara yâr
Geçdi fursat assı etmez âh ü zâr
Geldiler evli evine sâlimîn
Girdiler yerli yerine gânimîn
Ol Halîme lîk ol kadir-şinâs
‘İzzet ile zâhir oldu beyn-i nâs
Koyunun kanda iletseydi çobân
Doyar idi südlenirdi ol zamân
Gayrılara hâsıl olmazdı bu hâl
Bildiler kim bu yetîmindir hısâl
Mâ hasal yümn-i kudûmu ol şehin
Zâhir oldu dâyesinde ol mehin
Dir idi zevci Halîme’ye müdâm
Bu sa’âdet bize bundandır tamâm
Kardaşından yeğ severlerdi anı
Her işinde ön görürlerdi anı
Günde bir aylık büyürdü ol imâm
Ayda bir yıllık olurdu ol hümâm
İki yaşa irdi ol sultân-ı dîn
‘Unsur-ı pâki tamâm oldu yakîn
İltdiler anı anasına gerü
İtdi anlara mükâfât ol erü
Çünkü bulmuşlardı çok hayr-ı kesîr
İftirâkı oldu anlara ‘asîr
Didiler anasına ey nesl-i pâk
Sen bilirsin tâzedir bu tıfl-ı pâk
Doymaya diriz hevâ-yı Mekke’ye
Korkarız za’f ire hem bu tâzeye
Yine ver bize olalım hâdimi
Yümn-i pâyinden bulalım hoş demi
Şol kadar yalvardılar ol ikisi
Döymedi yalvarmağa pes ânesi
Koşdu âhir anlara ol serveri
Hasretiyle oldu cânından berî
Sevnişürek geldi anlar dârına
Pes mukârin oldular dildârına
Nice müddet oldu bir gün nâgehân
Dâyenin oğlanları ol kâmilân
Dilek itdiler anadan ey ana
Kim Muhammed bile gitsin koyuna
Nice bir mahbûs olur ol hoş-nihâd
Seyr-i sahrâ ile hoş bulsun küşâd
Gide tâ kim tab’-ı pâkinden melel
Bize gelsin ana gelmesin zelel
Bilir idi mihribân oldukların
Birbirinden anı yeğ sevdiklerin
Virdi destûr aldılar dilşâd olup
Sohbet-i ihvân ile âbâd olup
Geldi ol sâ’atde Cibrîl-i Emîn
Sadr-ı pâkin şak ider şâhın hemîn
Kalbini şeytânî hazdan itdi pâk
Yenine îmân ü hikmet kodu pâk
Hem açup anda mübârek bağrını
Vurdu zahrına nübüvvet mührünü
Mühr anınçün vurdular ol pâdişâh
Kim ola mahsûs-ı dergâh-ı ilâh
Hem işâretdir kim ol nûr-ı ziyâ
Mühr vuruldu ola hatmü’l-enbiyâ
Hem işâretdir kim ol ‘âlî-nişân
Anı kim görse olurdu şâdumân
Nûr-gâhı berk olurdu şâmeden
Lem’ası taşra çıkardı câmeden
Ohşadı pes Cebraîl öpdü yüzün
Didi sen mahbûb-ı Hakk’sın ey güzîn
Hıfz ide seni muhâlifden Hudâ
Tâ ki ‘âlemde olasın muktedâ
Bir yana evlâd-ı dâye yüğrüşüp
Evlerine geldiler pes ağlaşup
Didiler bir kişi geldi nâgehân
Ahmed’in sadrını şakk itdi hemân
Heybetinden varamadık yânına
Ol şehi öldürdü kıydı cânına
İşitüp dâye anı ol mihribân
Âh u efgân ile tîz irdi hemân
Gördü diridir durur ol serveri
Lîk tağyirdi o vech-i enveri
Hamd edüp bağrına basdı ol şehi
Götürdü meh-i tâbdan ol mehi
Danışup erine der işbu hilâl
Korkarım bedr olmadan bula zevâl
Hoşdur ulaşmak emânet ehline
Yaraşır kim şems ulaşa burcuna
Kodular ol gün ol şâhı hevdece
‘Azm-i Mekke eylediler ol gice
Âmine Hâtun’a geldiler hemân
Didiler günden güne işbu cüvân
Tal’atı hûb u mübârekdir işi
Cümle dilde yer ider her cünbüşi
Her gören reşk ile nâzırdır buna
Korkarız kim bed-nazar değe ana
Anası aldı anı ikrâm ile
Dâyesini döndürüp in’âm ile
Altı yıldan sonra gitti ânesi
Ferd ü tenhâ kaldı ol dürdânesi
Gerçi Abdulmuttalib oldu kefîl
Fi’l-hakîka ana Hakk idi vekîl
Çün sekiz yaşına irdi ol Habîb
Rıhlet itdi dünyeden cedd-i lebîb
Anı ammisi Ebû Tâlib bu dem
Gördü gözetdi kemâlince o dem
Nice yıldan sonra ol dâye yine
İki defa irdiler dîdârına
Biri bi’setden ön idi geldiler
Hadîce Anayı almış buldular
İtdi anlara o şâh in’âm-ı tâm
Sevnişi geldiler anda ol kirâm
Biri bi’setden son idi kim bular
İşitüp ahvâli anda geldiler
Buldular îmân ile hoş ‘izz ü câh
Buldular her vech ile lutf-ı ilâh
Abdullah Tamamlar
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.