Web sitemize hoşgeldiniz, 06 Aralık 2025
Beğen 1

Arif Emre Yıldırım-Yunus Emre ve Çiçekler

Yunus Emre, çiçekleri anlar,
Onların hâl ve dilini bilirdi,
Her çiçekte bir şebnem var,
Gülün şebnemi başka.

Yunus Emre öyle nadide bir kul
Zat-ı ilâhide düşmüştür ilâhi aşka,
Hikmet-i nûrudur ilâhi verir,
Onun aşkı bir bambaşka!

Bir gün şeyhi Tapduk Emre:
”Bana çiçek getirin.” diye talebelerinden istedi,
Dervişler heyecanla çiçek için kırlara koştular.

Her birisi, en güzel çiçekleri bulup topluyordu,
Yunus Emre’yse, elinde solmuş bir çiçekle,
Şeyh’inin yanına, düşünceli döndü,
Boynunu büktü, elindeki solmuş,
Sarı çiçeği ona uzattı.

Şeyh’i sordu:” Yunus, bu hâl nicedir?”
Yunus dedi: ”Destur Şeyh’im,
Dileğim size, en güzel çiçeği bulup getirmekti,
Lâkin,
Her çiçekte bir şebnem var,
Gülün şebnemi başka,
Elimi uzattım gülü koparmaya, bana hâl diliyle;
-Koparma beni, ben Rasulullah’ın eseriyim,
Güle sordum;
Seni yaşatan nedir?
”Beni sevenin sevgisi”
Seni kimler koklar?
”Beni anca beni seven koklar”
Seni ayakta tutan nedir?
”Beni sevenin sıcaklığı”
Seni bu kadar güzel yapan nedir?
“Beni sevenin, seven gözle bakması”
Neden sana ”gülüm” diyorlar?
”Beni seven canından çok sevdiği için”
Peki sen nasıl ölürsün?
”Ne zaman sevdiğim beni unutursa
İşte ben o zaman ölürüm ..!
Ben;
Başları eğdirip, ağlatan ve güldüren,
Üzüntüyle, kahreden ve sevindirenim.”

Bıraktım onu ve menekşeyi gördüm, nazik boynu büküktü:
-“Ben ince boynumla, Hakk’ı zikrederim.”
Menekşenin yüreği, sevgiyle dolu bir hazine,
İnce övgüler gerek bu menekşeye,
Kişi dökemez bundaki inceliği dile,
Dost meclisinden gelince, sızar kokusu ince ince!

Oradan papatyayı gördüm:
-Salınarak eğildi,kulağıma dedi ki,
“Ben sevenlerin başına taç olurum,
Aşk diye zikrederim, Hakk’a dönerim,
Delikanlı baharlar solar, ben olmazsam,
Papatyasız ilkbahar olmaz,
Köklerim sağlam, solsam da kırlarda,
Tutunurum hayata, her baharda,
Salınarak gelirim dünyaya.”

Sonra gelincik çiçeğini gördüm, bana dedi ki:
“Ben, şehidin kanıyla yoğruldum adeta,
Onun şehit düştüğü yerde, biterim.
Dün vardım, bu gün yaşıyorum ama yarınım belirsiz,
Ben gelincik çiçeğiyim, anımı yaşarım,
Değer bilmek, kadir kıymet bilmek,
Sevmek, hatırlamak, yürek saflığı, yürek temizliği,
Güzel görmektir, yaşadığın anın kıymetini bilmektir,
Dokunma bana Yunus, pek nazlı, yaralı bir çiçeğim.”

Elim boş dönerken, sarı bir çiçek seslendi;
-“Beni alasın Tapduk Emre’ye,
Beni veresin, hiç olmazsa ben soldum,
Tapduk’un kıymetli avucunda, ömrüm nihayet bulsun” dedi.

Sarı çiçeğe sordum;
Annen baban var mıdır?
-“Çiçek buyur derviş baba,
Annem, babam topraktır.”
Sordum tekrar ona;
Sizde kardeş var mıdır?
-“Çiçek evet derviş baba
Dalım, yaprağım kardeştir.”
Öyleyse benzin neden sarıdır;
-“Dedi ki, ölüm bana yakındır!”
Ondan aldım geldim Şeyh’im
Hâlim size, böylecedir.”

Kulum sana ilham verdim,
Bu çiçekle konuş,
Konuştu çiçeklerle,
Çiçekler dile geldi,
Ona muhabbetini ekle,
Hele muhakkak gelir ilim sana,
O günü sabırla bekle.

Bu hikmeti ne güzeldi,
Mevlam ne güzel,
Ne güzeldi bu güzel nimet,
Çiçeklere giderken bütün eşya ile,
Konuşma sırrına erdi.

Yunus söyleyen de dille sözü,
Kulaklar dinleye,
Yunus söyleyen de kalple sözü,
Tüm kâinat dinleye.

Kâinat kitabını okuyan Yunus Emre,
Sarı çiçekle hayatı, kâinatı gördü,
Yaratılan her eserin, çiçeğin, ağacın,
Eserde saklanmış, sırlarını gördü.

Oku! Diyen Rabb’inin emrini,
Satırlara sığdırmayan, Yunus Emre,
Baktığı her yerde, O’nu tefekkür etti,
Ve kâinat kitabını okumaya başladı.

Yeryüzü ise, bu kitabın bir sayfası,
Kitabı yazanınsa, ilmi sonsuz,
Her yazılmış varlığa, çok hikmetler koymuş olan,
Alemlerin Rabb’ine, sonsuz şükürler olsun!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.