Web sitemize hoşgeldiniz, 27 Nisan 2024
Beğen 1

Sedat Özdemir-Hz.Şems'in Gaybiyeti

Hz.Mevlâna Karaman’da,18 yaşında evlendiği
Eşi Gevher hatun,oğlu Alaaddin Muhammed’e
Süt verirken,1227’de 20 yaşında vefat etmişti
Mevlâna’nın eşiyle kayıbı artmıştı
Annesi Mümine Hatun’la Karaman da
Aktekke de yattığı söylenmekte

Daha sonra Konya’ya gelen Mevlâna
Eş olarak Kerra hatunla evlenecek
Ondan da Emir Muzafferedin Alim Çelebi
Ve kızı Melike Hatun doğacaktı

Şimdi gelelim,Hz.Mevlâna ile Hz.Şems’in hallerine
Hz. Mevlâna,yanmaya hazır bir kandil
Hz.Şems’in çırasıyla bu kandili,yandı tutuştu
Öyle bir oldu ki,aşk meşalesine döndü
Gönüller aydınlandı,onun ışıkları yaktı kavurdu

Sevenleri ışığın etrafında dönen
Kelebekler gibi pervane oldular
Çevrelerinde döndüler ve hatta
Dönenler de yandılar

Şems,Mevlâna’yı methediyor
Mevlâna,Şems’i methediyor
Her ikisi de birbirlerini seyrediyor
Birbirlerine hayran kalıyorlardı

Allah’ın dostları,Allah’ın velileri
Mevlâna ve Şems gerçek Allah velileri
Mevlâna’nın yüzü Hakka karşı
O sebepten Şems yüzünü
Mevlâna’nın yüzünden ayırmazdı
Velhasıl iki gönül,birbirinin aynasıydı

Mevlâna bu zamanda,
Cemaatinden biraz ayrıldı,
Müritlerinden uzaklaştı,
Gecesi ve gündüzünde,
Şems’le sırlı,hak sohbetleri vardı.

Velakin,halk ve müritleri muzdaripler bundan
Mevlâna’yı görememekten
Sohbetlerini duyamamaktan
Özlemleriyle,Şems’i kıskanmaktalar

Çok fazla konuşanlar
Şikayetlenenler hayıflananlar
Şems hakkında suizan da bulunanlar
İftiralara,efür sefür konuşmaya
Dudak bükmeye başladılar

Şems konuşanları duyup,üzüldü
Daha fazla konuşulmaması için
Konya’yı,ansızın terk eyledi
Mevlâna kayboluşundan yandı
Can evinden yaralandı

Uzun müddet,odasına kapandı
Hasretiyle aşk ile,dolup dolup taştı
İçli gazeller yazıp içerledi
“Gel,gel!.” Diye inliyordu

Bu kayıp onu,maneviyat potasında pişirdi
Coşturup,daha verimli hale getirdi
Divan-ı Kebiri bu söylemlerle yazıldı
Elden ele,dilden dile dolandı

Diyor ki;” Gel,gel ki ayrılığınla
Ne akıl kaldı bende,ne de hal
Yoksul gönlümden,karar da gitti,sabır da
Yüzümün sararmasını,gönlümün derdini
Can evimden yanışımı sorma
Çünkü,anlatmaya sığacak şey değil bunlar
Gel de gözünle gör! Duy beni,bekletme gel!”

Yüzü gülmüyor,kalbi mahzundu
Hayat,zalim bi hüzündü ona,
Nazını çekeni,halini anlayanı yok olmuştu
Derinlerdeydi,kayboluşuyla kendisi de kaybolmuştu

Birkaç kez,bulma umuduyla
Düşmüştü Şam yollarına
Bulamayacağını bile bile gitmişti
Bu aramalar Mevlâna’ya belli bir teselliydi

Mektuplar yazardı,Şems şurada denildiğinde
Lâkin ses seda,cevap gelmiyordu
Bile isteye devamla Mevlâna
Mektuplar yazmaya devam ediyordu

Şam’a oğlu Sultan Veled-i gönderdi
Şems’i bulunca almadan gelme dedi
Şems’i aradı buldu oğlu,selâmını iletti
Gelmeye razı oldu Şems,Konya’ya döndü

İkinci kez Konya’ya geldi Şems
Karşılama sanki düğün bayram oldu herkese
Kuran’lar okunmada,semalar edilmede
Neyle kudüm sesleri duyulmakta

Sultan,vezir,ümera, halk
Müritler,İhvanlar hepsi karşılamada
Güneş doğdu yine Konya’nın,Mevlâna’nın üzerine
Gönül dostu,Hak dostu gelmişti
Başını vereceğini,bile bile gelmişti, Şems yine

Hz.Mevlâna sevincinden gazeller okuyor
“Yollara sular dökün
Bahçelere müjdeler verin
Bahar kokuları geliyor
O geliyor, O!”
Demekteydi

Sultan Veled yolda,çok hürmet ve ikram yaptı
Şemsi Tebrizi bundan çok memnun kaldı
Mevlâna’ya;”Başımı senin yoluna
Sırrımı,oğlun Sultan Veled’e verdim
Bin yıl ömrü olsa,hep ibadetle geçirse
İlerleme ve de derecelere kavuşamazdı
Verdiğim sırlarla dereceler kazandı.”

Mevlâna,Şems’in gitmemesi için
Evlatlık kızı Kimya hatunla evlendirdi
Hal ehline yakışan safiyet
Gönül zenginliği,imanı vardı
Bahçesinde bir oda verdi onlara
Birkaç yıl sonra Kimya hatun,vefat etti

Şems biliyordu,başını koymuştu
Yokluğu,varlığından daha kıymetliydi
Mevlâna,daha ulu mertebelere ermeliydi
O zaman ne Şems,ne de Mevlâna kalırdı

Aşk baki,aşkta ölmeli,yok olmalı
Gerçek dirilik olmalıydı
Aşkta,aşık da,ezel de,ebedde birdi
Lakin vuslat için,hicran gerekti

Mevlâna’ya sorulduğunda;
“Şems size ne öğretti?” Dedi ki;
“Şems gelene kadar ben
Bir lokma çorba içip doyardım
O geldikten sonra hiç doymadım
Bir tane aç varsa dünyada
Onu hissettim içimde ve doymadım!”

Yine,bir Aralık perşembe gecesi
Kapılar vuruldu,Şems’i görmek isteyenler vardı
Pusular kuruldu,yedi kişi medrese önünde
Şems dışarıya çağırılıyordu

Mevlâna irkildi,Şems’i bırakmak istemiyordu
Dizleri tutuldu,yerinden kıpırdayamıyordu
Hz.Şems yöneldi kapıya çıktı


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.