Sedat Özdemir-Hz.Şems'in Gaybiyeti
Hz.Mevlâna Karaman’da,18 yaşında evlendiği
Eşi Gevher hatun,oğlu Alaaddin Muhammed’e
Süt verirken,1227’de 20 yaşında vefat etmişti
Mevlâna’nın eşiyle kayıbı artmıştı
Annesi Mümine Hatun’la Karaman da
Aktekke de yattığı söylenmekte
Daha sonra Konya’ya gelen Mevlâna
Eş olarak Kerra hatunla evlenecek
Ondan da Emir Muzafferedin Alim Çelebi
Ve kızı Melike Hatun doğacaktı
Şimdi gelelim,Hz.Mevlâna ile Hz.Şems’in hallerine
Hz. Mevlâna,yanmaya hazır bir kandil
Hz.Şems’in çırasıyla bu kandili,yandı tutuştu
Öyle bir oldu ki,aşk meşalesine döndü
Gönüller aydınlandı,onun ışıkları yaktı kavurdu
Sevenleri ışığın etrafında dönen
Kelebekler gibi pervane oldular
Çevrelerinde döndüler ve hatta
Dönenler de yandılar
Şems,Mevlâna’yı methediyor
Mevlâna,Şems’i methediyor
Her ikisi de birbirlerini seyrediyor
Birbirlerine hayran kalıyorlardı
Allah’ın dostları,Allah’ın velileri
Mevlâna ve Şems gerçek Allah velileri
Mevlâna’nın yüzü Hakka karşı
O sebepten Şems yüzünü
Mevlâna’nın yüzünden ayırmazdı
Velhasıl iki gönül,birbirinin aynasıydı
Mevlâna bu zamanda,
Cemaatinden biraz ayrıldı,
Müritlerinden uzaklaştı,
Gecesi ve gündüzünde,
Şems’le sırlı,hak sohbetleri vardı.
Velakin,halk ve müritleri muzdaripler bundan
Mevlâna’yı görememekten
Sohbetlerini duyamamaktan
Özlemleriyle,Şems’i kıskanmaktalar
Çok fazla konuşanlar
Şikayetlenenler hayıflananlar
Şems hakkında suizan da bulunanlar
İftiralara,efür sefür konuşmaya
Dudak bükmeye başladılar
Şems konuşanları duyup,üzüldü
Daha fazla konuşulmaması için
Konya’yı,ansızın terk eyledi
Mevlâna kayboluşundan yandı
Can evinden yaralandı
Uzun müddet,odasına kapandı
Hasretiyle aşk ile,dolup dolup taştı
İçli gazeller yazıp içerledi
“Gel,gel!.” Diye inliyordu
Bu kayıp onu,maneviyat potasında pişirdi
Coşturup,daha verimli hale getirdi
Divan-ı Kebiri bu söylemlerle yazıldı
Elden ele,dilden dile dolandı
Diyor ki;” Gel,gel ki ayrılığınla
Ne akıl kaldı bende,ne de hal
Yoksul gönlümden,karar da gitti,sabır da
Yüzümün sararmasını,gönlümün derdini
Can evimden yanışımı sorma
Çünkü,anlatmaya sığacak şey değil bunlar
Gel de gözünle gör! Duy beni,bekletme gel!”
Yüzü gülmüyor,kalbi mahzundu
Hayat,zalim bi hüzündü ona,
Nazını çekeni,halini anlayanı yok olmuştu
Derinlerdeydi,kayboluşuyla kendisi de kaybolmuştu
Birkaç kez,bulma umuduyla
Düşmüştü Şam yollarına
Bulamayacağını bile bile gitmişti
Bu aramalar Mevlâna’ya belli bir teselliydi
Mektuplar yazardı,Şems şurada denildiğinde
Lâkin ses seda,cevap gelmiyordu
Bile isteye devamla Mevlâna
Mektuplar yazmaya devam ediyordu
Şam’a oğlu Sultan Veled-i gönderdi
Şems’i bulunca almadan gelme dedi
Şems’i aradı buldu oğlu,selâmını iletti
Gelmeye razı oldu Şems,Konya’ya döndü
İkinci kez Konya’ya geldi Şems
Karşılama sanki düğün bayram oldu herkese
Kuran’lar okunmada,semalar edilmede
Neyle kudüm sesleri duyulmakta
Sultan,vezir,ümera, halk
Müritler,İhvanlar hepsi karşılamada
Güneş doğdu yine Konya’nın,Mevlâna’nın üzerine
Gönül dostu,Hak dostu gelmişti
Başını vereceğini,bile bile gelmişti, Şems yine
Hz.Mevlâna sevincinden gazeller okuyor
“Yollara sular dökün
Bahçelere müjdeler verin
Bahar kokuları geliyor
O geliyor, O!”
Demekteydi
Sultan Veled yolda,çok hürmet ve ikram yaptı
Şemsi Tebrizi bundan çok memnun kaldı
Mevlâna’ya;”Başımı senin yoluna
Sırrımı,oğlun Sultan Veled’e verdim
Bin yıl ömrü olsa,hep ibadetle geçirse
İlerleme ve de derecelere kavuşamazdı
Verdiğim sırlarla dereceler kazandı.”
Mevlâna,Şems’in gitmemesi için
Evlatlık kızı Kimya hatunla evlendirdi
Hal ehline yakışan safiyet
Gönül zenginliği,imanı vardı
Bahçesinde bir oda verdi onlara
Birkaç yıl sonra Kimya hatun,vefat etti
Şems biliyordu,başını koymuştu
Yokluğu,varlığından daha kıymetliydi
Mevlâna,daha ulu mertebelere ermeliydi
O zaman ne Şems,ne de Mevlâna kalırdı
Aşk baki,aşkta ölmeli,yok olmalı
Gerçek dirilik olmalıydı
Aşkta,aşık da,ezel de,ebedde birdi
Lakin vuslat için,hicran gerekti
Mevlâna’ya sorulduğunda;
“Şems size ne öğretti?” Dedi ki;
“Şems gelene kadar ben
Bir lokma çorba içip doyardım
O geldikten sonra hiç doymadım
Bir tane aç varsa dünyada
Onu hissettim içimde ve doymadım!”
Yine,bir Aralık perşembe gecesi
Kapılar vuruldu,Şems’i görmek isteyenler vardı
Pusular kuruldu,yedi kişi medrese önünde
Şems dışarıya çağırılıyordu
Mevlâna irkildi,Şems’i bırakmak istemiyordu
Dizleri tutuldu,yerinden kıpırdayamıyordu
Hz.Şems yöneldi kapıya çıktı
Sedat Özdemir
Sitemizde sanatçıya ait toplam 19 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.